Çolak fekri ve ailesi
başlık :Çolak fekri ve ailesi
ekrem güneşli
Bir liseli kız vardı, koltuğunda kitapları,otobüs
durağına koşa koşa giderdi...Mahallenin en güzel
kızıydı...Gecekondularla çevrili, kırsal yörelerden
gelen insanlar, yaşantıları, yoksulluklarıyla ayni
kaderi paylaşırlardı...Alaca karanlıkta, evlerin kapı-
sı, açılır, kimi bir fabrikada işçi, kimi trikotaj fabri-
kasında çalışan, kimi, öğrenci kızlar, bir avlu içinde
toplanan gecekondu adı verilen evlerde yaşardı...
Düğünleri, adetleri , geldiği memleketten izler
taşırdı...
Çolak Fekri de, kan davası yüzünden evini
bir gecede yükleyip, kentin en dışında kalmış bu
gecekondu mahallesine göç etmişti..Karısı Meryem
büyük kızı Hacer, ortanca kızı Elif ve küçük oğulları
Ahmet ile, kırsal yöreden gelen insanları değirmen
taşı gibi öğüten, bu kentte ayakta durmaya çalı-
şıyorlardı...Gelmekle iyi mi etmişlerdi ? Yoksa kötü
mü olmuştu ? Öykümüzün , ileriki sayfalarında
göreceğiz...Çolak Fekri, memlekette öğrendiği
duvar yapma "amelelik" işini burada da sürdürü-
yordu...Yeni gelen aileler, başlarını sokacak bir
gecekondu yapmak için, Fekriye geliyorlardı
"Fekri gardaş, bize bir gecegondu yap !" diye yal-
varıyorlardı...O da, evden ,malayı, çakulü, küreği
kazmayı, testereyi alıp gidiyordu. Karısı Meryem
ise, bir memleketlisinin yardımıyla, bir dişçide
çalışıyor, aileye katkıda bulunuyordu...Büyük kız
Hacer ise, Fruko fabrikasında, şişeleri doldurma
işinde işçi olarak çalışıyordu...Ahmet, ilkokula
gidiyordu, tatillerde, boya sandığını alıp çıkıyordu
evden...
Elif, lisede okuduğu için, kendini şanslı sayı
yordu... Fekri, "Gızım, seni yavan ekmek yiye-
ceğim, ama okutacağım, cahillik başa bela !" diye
destek veriyordu..
Kentin gecekondu mahallesinde yaşayan bu
kızlar için çeşitli tuzaklar vardı, kentin hareketli
yaşamına kendisini kaptırıp, ailesini de kendini
mutsuz eden insanların sayısı az değildi...
Elif, kırsal yöreden gelmişti, ama zeki bir
kızdı...Lisenin en çalışkan öğrencisiydi...
"Yükseklere kadar okuyup hakim olacağım !"
derdi...Ama, kader onlara hiç ummadıkları bir
oyun oynamıştı, gelin bundan sonra neler olmuş
okuyalım...
* * * *
Ertan, lisenin en yakışıklı delikanlısıydı..Uzun
boylu, sarışın, atletik vücutlu, yeşil gözlü bir öğren-
ciydi...Babası, tanınmış bir Otobüs firmasının pat-
ronuydu..Almanya 'ya , İstanbul, İzmir Adana'ya
sefer yapan, otobüsler, ve dededen kalma çiftlik
lerin sahibi olan, Murat Bey, D....nin köklü aile-
lerindendi...Yalınız, ağabeyisi Derviş yüzünden bir
kan davasına karışmışlardı...O günden sonra huzur-
ları bozuldu...İ....deniz kıyısındaki yalıyı, özel
korumalar koruyordu...
Ertan'ın liseden arkadaşı Elif'e karşı sıcak
duygular beslemesi, ve kızı otomobiline alıp sık sık
gezmeleri, iki genç arasındaki sevgiyi aşka dönüş
türmüştü...Ama, aileleri nasıl bir tepki verecekti
bunu bilmiyorlardı...Kız da delikanlıda bunun far-
kındaydı...Ertan, annesine bu konuyu açacak oldu
" Oğlum, daha yaşın küçük, seninki çocukluk aşkı
çabuk unutursun ! Hem senin gönlünü çelen kız
kim ? Bizim aileye gelin gelecek kız, bizim aşiretten
olmalı !" diye kestirip atmıştı...
Aradan yıllar geçmişti...Elif, liseyi birincilikle
bitirmiş, Hukuk Fakultesini kazanarak, bir zengin
Holding bursuyla okumaya başlamıştı...Kader
ağını örmüş, Hukuk Fakültesinde de Ertan'la
karşılaşmıştı kız...
Ertan, "Elif, burada seninle karşılaşmamız
benim için süpriz oldu !" demişti.."Lisede okurken
ailen hakkında bir soru sordum, üstünü kapatmaya
çalıştın...Seninle evlenmek istiyorum, baban ne
iş yapar ? Annen ,kardeşlerin var mı ? "
"Ertan, biz istesek te evlenemeyiz !" diye
geri çevirmişti delikanlının teklifini...
"Senden, anneme bahsettim, madem bu
kadar bu kızı seviyorsun, getir bizi tanıştır !" dedi..
"Şey...Bu kadar, ısrar ettin söyleyim, biz
taşralıyız, babam fakir bir köylü, ablam bir
fabrikada işçi, annem de bir dişçinin yanında
çalışıyor....! Şimdi öğrendin mi ? "
Ertan, "Fakirlik ayıp değil kızım ! Namusuyla
çalışan , emeğiyle geçinen insanlara saygım var
öyle zenginler bilirim ki, gençleri zehirleyerek
köşeyi dönmüştür....Bu evlenmemize engel teş-
kil etmez !" dedi..
* * * *
Ertan, annesine bu konuyu açmıştı. Kadın
" Babanla da konuştum, o da kızı getirsin bizle
tanıştırsın !" dedi..
Ertan, babasının konuya olumlu bakışına
çok sevinmişti...Gelelim, kız cephesine,
* * * *
Meryem kadının, kızının dalgın hali ve neşesiz
tavrı gözünden kaçmamıştı...
"Elif ! Yavrum, neyin var ? Yüzün solgun...
Derslerin çok mu ağır yoksa ? Okumak isteyen
sensin kızım...! Cahille, okumuş insanın farkı var
dediyse de, "anne üstüme düşme !" diye terslemiş-
ti annesini..".Ertan'ı çok seviyorum, ama bir yanda
korkuyorum ! Offf! Siyahla -beyaz nasıl bir birinin
zıttıysa, Ertan'ın ailesi ile benim ailem çok farklı !
diye geçirdi içinden . "
Ama, Ertan'ı kaybetmekten korkuyordu...
O gün, otomobilden, inip ,yeşillikler içindeki yalıdan
içeri adım atınca, heyecandan kalbi duracak gibiydi
nerdeyse...Cennet gibi bahçenin içindeki bir havu
zun kenarındaki şezlonga uzanmış, oturan Ertanın
annesi, Elif'e karşı çok sıcak davranmıştı.
" Hoş geldin yavrum !" dedi..
Elif, "Hoş bulduk efendim !" dedi..
"Demek oğlumun aklını çelen kız sensin...
Adın Elif galiba ? "dedi..Elif, hem terliyor hem de
çok sıkılıyordu...Ertan, hadi siz yukarı çıkın ben
de geliyorum dedi..
Ertan, kızı salona almıştı. Odanın içi geniş ve
ferahtı...Yerde, Bünyan halısı serili, koltuklar klasik
karşıda, büyükçe aynalı bir dolap, ortada mermer
bir masa, pencere yanında renkli bir televizyon
duvarda tanınmış ressamların tabloları vardı...
Ama, duvarda asılı, başı kasketli, omuzunda fişek-
lik, ve vurduğu kuşları koyduğu çanta belinde
asılı, kalın kaşlı, pala bıyıklı bir resim dikkatini
çekmişti.." Ertan, gülümseyerek, "Derviş amcam !"
dedi..."Kendisi müthiş nişancıdır, deli-dolu bir
adamdır...! Ama, severim kendisini, " Elif, amcasını
vurdurtan adamın resmine baktı, ama sinirlenme-
meye çalıştı...Ertan'a bunu nasıl söyleyecekti ?
Ertan, "Ne o ? Yüzün sarardı, yoksa rahatsızlan
dın mı ?"dedi..." Evden, sabah kahvaltısı yapmadan
çıktım, galiba, midem bulandı dedi...Ertan'ın annesi
gelmişti, kızı dikkatlice süzüyordu, " Ertan senden
bana bahsetti, ben şahsen oğlumun bizim aşiretten
bir kızla evlenmesini isterdim, ama oğlumun fikri-
ne de saygı duyuyorum !" dedi.." Taşradan gel-
mişsiniz galiba...! Yanılıyor muyum ?"
" Evet efendim...D....geldik....!"
Elif, i bir titreme tutmuştu....Sinirleri boşan
mıştı, " Şey...müsade ederseniz gitmek istiyorum
" Tabii kızım...Ertan, hanım kızı götür evine
dedi...Elif, "Teşekkür ederim Ertan, ben duraktan
bir otobüse biner giderim...Ertan, yalının kapısından
kızı uğurladı...
* * * *
Derviş Beyin, bir düğünde, içkiliyken, sebebi
bilinmeyen bir tartışma yüzünden , amcasını vur-
masını, yengesinin dul, iki çocukla ortada kalmasını
bir türlü hazmedemiyordu Elif...O günden sonra
Ertan'la olan ilişkisini kesti...Ertan, sebebini sor-
duğunda, " Amcamı vuran bir adamın yeğeniyle
evlenmem ben ! Beni unut Ertan !" dedi..
Ertan dondu kaldı, "demek vurulan senin
amcandı ?"
" Evet Ertan...! Çok sevdiğim Tevfik amcamdı
Not: Bu öykü, kan davasının iki gencin aşkına
nasıl mani olduğunu göstermek için yazılmıştır
Tarix: 19.11.2013 / 04:08 Müəllif: Akhundoff Baxılıb: 734 Bölmə: Sevgi varmı?