Haqqinda.az

Axtardığın haqqında - Hər gün yeni məlumat öyrən

Dugun Gunu

DÜĞÜN GÜNÜ

başlık :Düğün Günü

Köy düğünlerinde, eskiden beri silah atılır, birçok

insan "kör "bir kurşunla hayatını kaybeder. Hikaye-

sini anlatacağım, olay, bundan beş sene önce geç-

mişti...O zaman o köyde, kan davası vardı, ben

köye yeni tayin olmuştum...Genç bir öğretmen ola-

rak, öğrencilerimin ruh dosyasını tutarken, tesadü-

fen, ailelerin bir birine düşman olduğunu öğrendim

Törelerin, şıhların, köylü üzerinde o denli etkisi var-

dı ki, köylü kadını doğuracağı zaman, taştan medet

umuyordu...Hastalandığı zaman, kadın , namahrem

diye doktora götürülmuyordu. Şıhın, her dediği ka-

nun yerine geçiyordu.

Kışın çok uzun olduğu, yazın kısa olduğu bu

köyde, insanlar hayvanlarla birlikte yaşıyordu..Yer

yataklarında, çocuklar ile , anne ve baba birlikte

yatıyordu..Kızlar, daha erken bulüğe girdiği için

onüç yaşına basınca, kocaya veriliyordu. "Çocuk

yaşta kızınızı niye veriyorsunuz ?"deyince. "Vallaha

Gurban, bir boğaz eksilir !"diye kendilerini haklı

göstermeye çalışıyorlardı..Töre, köylülerin hayatın-

da o kadar etkindi ki, kız, sevdiği bir erkekle evle-

nemezdi. Şıhın, veya köy ağalarının etkisi büyüktü.

Seçme hakkı bile yoktu, köy delikanlısının...Akraba

evliliği yaygındı...Erkek çocuk, aile içinde üstün bir

yere sahipti, daha ilkokula giden erkek çocuğunun

eline, kaleşenkof tutuşturuluyordu.

Evler seyrekti. Yazın yaylaya çıkılırdı. Ağaların

kendilerine ait, özel konakları vardı, silahlı adamları

vardı. Ağalar arasında, tarla yüzünden ,kadın yü-

zünden kavga eksik olmazdı, D...ceza evinde ya-

tan üç hükümlüden biri bu köydendi..

Düğünler, renkli olurdu. Ağaların düğünü başka

olurdu. Koyunlar kesilir, kazanlarda etler haşlanır

sofralar kurulur, bir kuş sütünün eksik olduğu

sofralarda, her çeşit et yemeğinden tutun, tatlıya

sebze yemeğine, elma, armut, şeftali, muz , türlü

meyveler, ve rakı, şarap, bira ile süslü masalarda

milletvekillleri, aşiret ileri gelenleri, komşu köyden

okuntuya gelenler yer-içerdi. Jandarma komutanı

tarafından , köyde silah atılması yasak edildiği hal-

de, yine, kafayı bulan gençler, hatta milletvekilleri

silah atarlardı...Her sene, düğünde, bu yüzden, ser-

seri kurşunla bir erkek, yahut kadın, kız, çocuk ,yaş

lı vurulurdu..

Köy Muhtarı, imam, düğünlerde silah atılmasını

önlemek için çok çalıştık ama, ne yazık ki önleye-

medik...

O acı olayı ta ki yaşıyana kadar.

* * * *

Osman, Zor ağanın tek oğluydu. Esmer

uzun boylu, siyah saçlı, iri kemikli, geniş omuzlu bir

delikanlıydı. Ağa oğlu olmasına rağmen, kimsenin

kalbini kırmamıştı bu güne kadar...Fakir köy kızla-

rının düğünne gider, onlara altın takar, köylünün

bir sıkıntısı olunca yardım eder..Marabaya, iyi

davranır, çok yakışıklı olduğu için, kızların kalbinde

ayrı bir yer ederdi.

Babası, yaşlanınca, tahsilini yarıda bırakarak

aşiretinin başına geçmişti. Cano, kız, sözlüsüydü.

Uzun boylu, esmer, siyah saçları ta topuklarına ka-

dar uzanan, burnu hızmalı, bir Acem kızıydı.

O gün, Osman , babasının dostu bir ağanın

düğününe davet edilmişti, Damların üstüne çıkan

kadınlar, kızlar, çocuklar, çalan davul-zurnanın

ahengine kendini kaptırmış, halay çekiyorlardı.

Deli Apti, Cano kızın ağa oğluna varmasını içine

sindiremiyordu. Kızı, bir düğünde görmüş, o gün-

den sonra, aklı-fikri ona takılıp kalmıştı.

Yaşlı annesi, "Oğlum, davul da dengi dengine ça-

lar, Cano kız, ağa kızı, senin gibi yanaşmaya varır

mı ?" diye vaz geçirmek için, çok uğraşmış, benim

o Osman denen adamdan neyim eksik ana ! Ben

ondan da yakışıklıyım, onu da bir ana doğurdu be-

n, de, ölünce, mal-mülk para etmiyor, zengin de

fakir de kuru bir kefene sarılyor !"diye öfkeyle karşı

çıkmıştı.

Osman'ın , bir ağanın oğlunun düğününe davet

edildiğini duyunca, köyün yanından geçen şoseye

çıkmış, bir otobüse el kaldırarak , binmiş, düğünün

olduğu köyün yakında inerek, köye yürüyerek

gitmişti.


Büyük bir bahçenin içine atılan masalarda

düğüne davet edilenler, hem yemek yiyor, hem

de içiyorlardı. Davetliler arasında Osman da vardı

Başında kahverengi bir kasket, ayaklarında körüklü

siyah çizmeler, beyaz bir gömlek, lacivert bir ceket

altında bej bir pantolon, halaya durulduğunda, kız-

ların gözü ondaydı. Cano kız, gözlerini, delikanlılar

arasında, halay çeken Osman'dan ayırmıyordu.

Damların üstünde, düğün evinin önünde, iğne atsan

yere düşmeyecek kadar kalabalık vardı.

Deli Apti, Osman'ın her hareketini dikkatle izli-

yordu. Kadınlar arasında, halay çeken erkeklere

bakan Acem kızı, güzelliği ile hemen dikkati çekiyor

du. Gözleri hep nişanlısındaydı Osman'ın...

Apti, hırsından ağzına kadar dolu rakı bardağını

bir yudumda tepesine dikti...Kafasının içinde sanki

binlerce arı vardı...Vızıldıyordu...Gözleri kanlanmış-

tı. Çatalla batırıp bir kavun dilimi aldı, avı geldi, geri

ağzından çıkardı...Halay , devam ediyordu. Abdi,

belinde, duran silahı yokladı. Düğün evinin daha da

kalabalıklaşmasını bekledi. Akşam olmuştu. Renkli

lambaların ışığında, davul-zurna sesleri ortalığı

yıkıyordu. Halay, hızlanmıştı. Osman, başta, elinde

beyaz bir mendil, dönüp duruyordu. Silahlar

çıkarılıp atılmaya başlandı. Apti, de kalabalığın ara-

sına girdi, silahını çıkarıp ateş etmek istedi

Tabancayı yukarı tuttu, tutukluk yapmıştı, tetiğe

dokundu, içinden küfretti, sonra tabancanın

namlusunu yana çevirdi, ve tetiğe tekrar dokundu.

Osman, tam alnının ortasından vurulmuştu, sendele

di, Cano çılgın gibi kalabalığın arasına daldı

"Osmaaaan !"diye bağırdı. Halay çeken erkekler

de donmuş kalmıştı. Deli Apti, o şaşkınlıktan yarar-

lanarak, bir kanadı kırık avlu kapısından dışarı çıkıp

gitti.


Osman, yerde cansız yatıyordu. Alnında

koyu bir kan, vardı, işliğine akıyordu.


Tarix: 19.11.2013 / 04:08 Müəllif: Akhundoff Baxılıb: 610 Bölmə: Sevgi varmı?
loading...