in için ne derece önemi var bunu bilmiyorum
ama ben bu satırları yazarken gözümden damlalar
akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana
göre değil. Ağlamaktan hiç
utanmadım,duygularım,acılarım beni boğduğu
zaman hep ağladım.Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum
ama sizlerle paylaşmak istiyorum.Lütfen;bu satırlara
bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen yazılı satırlar
olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar
neleri yaşarmış diyeceksiniz buna eminim. Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın
tayininin çıktığı bir köye
taşındık.Huzursuzdum,okulumu bir köy okulunda
okumaktansa ,şehirde medenice okumak
istiyordum.kaydımı yaptırdı babam okula.İlkokul 4.
sınıftan başladım köy okuluna.Beni bir sınıfa verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu
biliyordu ve hangi sıraya
oturmak istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı
boştu sadece oraya oturdum.Hayatımı
adadığım,gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman
tanıştım.İsmi Altınay idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok etkilemişti.Masmavi gözleri,gamze
yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü,yanlış
yazdığım
notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı
silmesi beni o minik yaşımda ona bağladı.O
dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe onsuz tek saniye geçiremiyordum.
Ya ben onlara gidip ders çalışıyor, yada o bize
geliyordu.
Mükemmel bir
paylaşımcıydı.Yüreğini,sevgisini,dostluğunu daha o
yaşta vermişti bana.İlkokulu birlikte okuduk ve aynı sırada bitirdik.Hep onunla hep ona biraz daha
alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize rica
ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar, hatta aynı
sınıfa,hatta aynı sıraya oturmamız için babalarımız
öğretmenlere adeta yalvardılar.Başarmıştık.
Yine aynı sıradaydık.Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki onsuz hayat bana
huzur vermiyordu.Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben
onu daha çok seviyordum.Çocukça başlayan
arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü
ortaokul yıllarımız bitmek üzereyken.
Şehir merkezinde.Ailelerimiz liseye geçtiğimiz sırada ortak bir karar aldılar.
Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı
evde kalacaktık.Annem de bizimle
kalacaktı.Allah'ım o karar bize iletildiğinde
dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık
olmuştum.Aynı duyguları oda paylaşıyordu ve bunu fark eden ailelerimiz okul bittiğinde
evlendirelim
diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık.Haşa
Allah'a şirk koşar gibi günah işlercesine
seviyordum.İlk elini tuttuğumda sakın bir daha
bırakma demiştim. Yanakları kızarmıştı,utanmış ve başını önüne eğmiş,gülümsemiş ve
elimi sıkı sıkı kavramıştı.Artık her gün elele tutuşup
okula gidiyor okuldan çıkarken elele dolaşıyor
geziyor öyle gidiyorduk evimize.Arada bir elleri
terler ve her terleyişte elini elimden kurulamak için
çekerdi. Bunu her yaptığında kızar elimi bırakma diye
azarlardım,hep tamam tamam diyerek gülümser ve
hızla elini avucuma sokuştururdu.
Her şey harikaydı,dünya cennet gibiydi
gözümüzde.Yıllar akıp gidiyordu mutluluk
içinde.Nihayet liseyi de bitirmek üzereydik.Karne dönemi gelmişti.Karnelerimizi aldık hiç
kırığımız yoktu.Sevinçle sarıldık birbirimize elimi
tuttu.bunu kutlamak için bir cafeye gidip cola
içerek kutlayacaktık.
Okulun az ilerisinden geçen bir çakıl yol vardı.Her
zaman toz duman içinde olurdu.Çakıllarla kaplıydı. O yolun benim ve ölürcesine sevdiğim insanın
ayrılmasında
bu kadar rol oynayacağını bilsem hiç girer miydik
o yola.
Neler vermezdim o yolu yürümemek için.
Eli yine elimdeydi,ansızın elini çekti,terlemişti yine eli.Sanırım dört adım atmıştım.Dönüp yine
azarlayacaktım.Çünkü hem elimi bırakmış,hem de
geride
kalmıştı. Dönüp baktığımda Dünya başıma yıkıldı.Sanki gök
kubbenin
altında kaldım.Yerdeydi ve yüzünden kan
fışkırıyordu.Ne yapacağımı bilemedim üzerine
kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda
hayatımı bitiren o görüntüyle karşılaştım.Başı kesilmiş bir tavuk gibi
çırpınıyordu.Suratına bir taş parçası bıçak gibi
saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi
gözlerinden biri akmıştı.Suratının yarısı
yoktu.Hırlıyordu bana bir şeyler demek istiyor
kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler demeye
çalışıyordu.Yoldan geçen bir kamyonun tekerinin
altından fırlayan bir taş suratına saplanmıştı.
Ölürcesine bir aşkı,geleceğimizi kibrit
büyüklüğünde
bir taş parçasının bitireceğini bilemezdim.Donuk donuk hiç konuşamadan yüzüne bakmaktan başka
bir şey yapamıyordum.
Ellerini tuttum kaldırdım başını göğsüme dayadı ve
elimi sıkı sıkı tuttu.Akan kan ellerimize
damlıyordu.Yoldan geçen bir araba durmuş bizi
seyrediyordu,hastaneye yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu için almadı ve kaçtı gitti.Kimse
arabaya almıyordu.çevreme bakıp yardım eden
demekten,ona dönüp seni seviyorum,beni
bırakma,dayan demekten başka bir şey
yapamıyordum.İki dakikalık bir
çırpınıştan sonra kucağımda öldü.Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme döndü.Tam dokuz
yıl oldu onu yitireli.
Kendime olan güvenimi yitirdim.
Artık kimseyi sevemem,kimsede beni sevemez
korkusundan kurtaramıyorum kendimi.Bitkisel
hayatta gibiyim.Tek elimde kalan bu net.Bu net aracılığıyla sizinle paylaşmak istedim.
Yitiren,ya da ben yitirenle paylaşmak isteyen
herkese elleri terlese bile ellerimi bırakmamaları
şartıyla elimi uzattım.
Dost,kardeş,arkadaş ne olursanız olun ama elimi
bırakmayın.Size sesleniyorum, elimi bırakmayın lütfen... Bu yazıyı okurken sizinde eliniz terlediyse o zaman
bilin ki sizde sevdiniz….
Duygulandınız hatta ağladınız ama KADER İŞTE…
Tarix: 19.11.2013 / 04:09 Müəllif: Akhundoff Baxılıb: 582 Bölmə: Sevgi varmı?