Bir başka net hikayesi
Evet derdi hep. Hiç reddetmedi ki yanlız kalanların sesini. Sana da bir söz bulunur derdi. Şimdi; kimliğinde pek bir şey kalmayanların acı hatırasını yaşıyor belki ya da belki o kimliğinden geri kalanları arıyordur ne dersiniz? ...
Bir salı akşamı, arkadaşı için bir şeyler arayandı o. Konu neydi, hatırlamıyor şu an ama, o gün ne olduysa, onu her şeyin ötesinde, bir başlangıca iteceğini de bilmiyordu tabi. Önce ne istiyordu, onu düşünmeliydi. Tabi aklındakilere bir anlam verebilirse, yapacaktı bunu. Sonra; aklına gelenlerin içinde, anlamlı olanı arayacaktı, e tabi o da varsa, olduğu yerden çıkaracaktı. En sonundaysa, yanı başında kalan yanlızlığını, nasıl kovacağını hesaplıyor ama her şeyin bir anda tersinen dönmesinden de çok korkuyordu.........
İşte bu hikaye onun ilk adımda yaşadıklarıdır.
Önceleri uzaklardan bir ses duydu. Merhaba, yada ona benzer bir davetti sanırım.
Eli klavyenin üstünde, yazmaya alışkın parmakları hareketsiz bekliyor, yazdığı, iki kelimelik selamın arkasından gelecekleri merak ediyordu. Alışkındı aslında. Çok kişiyle tanışmış, çok kişiyle, bir şekilde bir ilişki kurmuştu buralarda. Farklı olanı aramak derdi hep soranlara. Farklı olanı bulmak adına, yapılan sadece yazmak olsa da! İşi sadece karşısındakine attığı günler çok yakındaydı, bekletmedi. Sıkılganlığı artmış, her yeni gelene sorulan kimlik sorularından bıkmıştı işte.
Nihayet bir gün karşısına çıkanı düşündü. Nihayet bir gün karşısına çıkan olurdu elbet ve o, bunun nasıl olacağını hayal etti. Nihayet dediği anda korkuya kapılacağı geldi aklına, suskunluğu kabardı, içinde bi şeyler oldu,çekindi.Gelen gelmiş ve ona yazmaya başlamıştı bile yazılmaya yüz tutmuş kederini. Aklına hiç bir şey getirmeden sadece yazdı, yazdı, yazdı. Kelimelerin oyunlarıyla dans etti kimi zaman, kimi zaman kızdı hatta küfretti ve üzüldü kimi zaman. Ve yine bir gün, arayıp bulunamayanların yokluğunda, içi geçti biraz ve daldı...........
Kendini bulduğu yer, istanbulun bir yerinde, tam kalabalığın ortasındaydı. İnsanlar akıp gidiyor, oysa o ne yapacağını bilmez halde sadece yürüyordu. Aklı ona oyun oynamıyorsa o şimdi, daha evvel konuşup anlaştıkları yere doğru gidiyor,aslında ayakları onu götürüyordu. Heyecanlıydı.Ürküyordu. Ama yürümeye devam ediyordu. Semt semt geçiyordu uçarcasına. Şimdi asıl mekandaydı işte. Tanımıyordu burayı. Daha önce de gelmemişti hiç. İnsanların arasında, tanıdık bir yüz aramaya başladığını farketti. Gözlerinin takılı kaldığı her şeyin, onu doğru yere götüreceğini düşünüyordu. Az daha yürüdü. İlerideki tahtalarının boyasında yazılardan bir harita oluşmuş,köhne ama sağlam duruşlu bankt'a usulca oturdu. Şimdi beklemeli ve gelecek olanı nasıl ağırlayacağını, aslında ona ne diyeceğini düşünmeliydi. Aklında, gereksiz yere tuttuğu, aşk dolu sözleri, sadece şiirlere saklayacaktı. Hani; durupta, seni seviyorum, canım, cicim diyemezdi ya!
Sonra; ilk olarak,iyi bir insan gibi görünmeliydi. Hoş! kendi olsa yeterliydi aslında. Gülümsedi pişkinlikle.
Eveeeet. Ne vardı ki. O iyi biriydi. En azından öyle olmaya çalışıyordu.
Açık olmalıydı. Ama aklına gelen herşeyi söylemese iyi olur diye düşündü. Ve yine gülümsedi. Mahçuptu bu kez gülüşü.........
Gerilerde kalanları hatırlamanın sırası değildi ama aklına gelmeden de edemiyor, sürekli, yaşadığı tatsız anılarla boğuşuyor, yeni bir kazada kurban olmamak için kendini sıkıyordu o an. sonra tekrar planlara döndü....
Birde elinde bir çiçek olsaydı dedi ve bir anda elinde çiçek kala kaldı. Hayaldi bu ya. Eksik olmayacaktı sihir. Sonra dedi, hani bir de daha uygun, daha rahat bir yerde otursak. Kaktı. Gözleriyle aradı mekanı. Buldu. Ve tekrar oturdu.......
Vakitte yaklaştı hani telaşıyla saate bakılan kısa bir anın ardından kaldığı yerden......
Üstünü başını kontrol etmeli, onu etkilemese de hiç olmassa az çok beğendirmeliydi kendini. Saçlarına eliyle bir tarak attı. Amaaaaan dedi. Ne olucak sanki.
Sonra....
Aklına geldi işte. Ona yaşadıklarını anlatmayacaktı. Ona geçmiştekileri yaşatmayacaktı. Onu saklayacak, kimselere göstermeden yaşatacakti içinde. Her gün bekleyecekti onunla kalacağı baş başa anları. Her gün özleyecek ve her gün isteyecekti dudaklarındaki gülümseyişi.
Bir of cekti derinden.... ve sonra kaldığı yerden.....
En çok ne istersin sorulması gereken bir soruydu. Bunu bilmeli onu yapmak için ne gerekirse yapmalıydı belki. Umarım imkansız değildir dedi aklından gecen dilek. Ne hoş olurdu ama onu gerçekleştirmek. Saçlarına takılacaktı aklı. Bu kesindi. O saçları severdi. Dokunmak isterdi. Ama bunu yapamazdı tabi. Dokunmasada bakardı kaçamak bakışlarla. Ve rüzgar esmeli, o saçları uçurup; yüzüne sürmeliydi elbet. Ki bu şekilde kokusunu duyabilirdi hiç olmassa. Ellerinide merak etti birden. Dokunmakda içinden. Bak korku yine vardı. Uzanmak bile ona bir belaydı. Olsun dedi yaaaaa. Ne olucaktı sanki dokununca.
Salladı başını. Ufku gezdi gözleri. Aradı biraz rüzgarın yönünü. İşte şu tarafa oturmalı ve saçlarının uçuşunu burdan izlemeliydi. Hemen az ilerideki ağacın küflenmiş kabuklarına yaslanmış iki kişinin sevgi duruşuna baktı biraz. Uzak kalmış iki sevdalının bakışlarına sahiptiler. Yılların hasreti vardı gözlerinde. Onlara gıpta etti. Ama sevindi de. Sevinmeliydi de. Birazdan gelecekti ya sevda yolunun ilk adımı. Birazdan, vermese de elini, duyacaktıya sesini. Beklemek sıkmıyordu. Acı veriyordu biraz. Telaşlandırıyordu. Zaten ürkekti. Zaten titriyordu içi. Şimdi üstüne eklenen
dakikalarla, hepten çekilmez oluyordu zaman.
Ne o; yoksa! diye. telaşlı bir havayla doğruldu. Yoksa bu gelen omuydu? ..
Karşı kaldırımın kıyısından aşağı inip, onun olduğu yöne doğru ilerleyen adımların sahibinin yüzünde telaş, merakından çok daha baskın bir ürkeklik ve gittikce kısalan adımlarıyla onu rahatlatan korkuyu sezdi. Anlaşılan o da benden farksız diye içgeçirip rahatlamıştı bir an.
Sonra o ilk söz duyuldu.
-Merhaba
Ondandı bu ses. ve cevabıda bir o kadar kısa
-Merhaba....
Kalktı hıncla bilgisayarın başından. Ne oluyor bana diye kendine kızdı. Aklından zoru olsa, düşünmezdi bunu. Neden burda aklı karışık düşüncelere dalıyordu ki sanki. Ellerini saçlarına beleyip, derinlerden gelen bir of çektiki. görenleri yaralı güvercine döndürecekti sanki. Öfkeyle saldırdı makinaya.
Ve sonra;
Kapattı... Çıktı...
Tarix: 19.11.2013 / 04:08 Müəllif: Akhundoff Baxılıb: 604 Bölmə: Sevgi varmı?