Gerçek Aşk Acısı=
Aşkın kapıyı ne zaman çalacağı belli olmuyor. Zengin biri fakir birine aşık olabiliyor, bir polis bile bir hırsıza aşık olabiliyor. Ama bu çok farklı. Bu hikayenin kahramanı bir ünlüye aşık oluyor. Görür görmez delicesine seviyor. Hiç kimseyi bu kadar çok sevmemişti oysa. Kalbi hiç bu kadar hızlı atmamıştı. Mutluydu. Onun gözlerine baktıkça mutlu oluyordu. Oysa yüzünü hiç görmemişti. Sadece televizyonda ve resimlerinde görebiliyordu. Her gördüğünde daha da bağlanıyordu ona. Birden bire tüm benliğini vermişti ona, birden bire herkesten değerli olmuştu kalbinde. Şiirler yazıyor, şarkılar besteliyordu onun için. yıllarca yüzünü hiç görmeden sevdi. Günün birinde imza günü olduğunu haber aldı. Sanki uçuyordu sevinçten. İlk defa kokusunu hissedecekti. Saatler öncesinden gitti imza yerine. Ve sonunda o geldi. Birden hareketsiz kalakalmıştı. O nasıl bir güzellikti, o nasıl bir gülüştü tekrar tekrar aşık olmuştu. zaman geçtikçe daha çok bağlanıyordu ona. Yanına yaklaştı, gözlerine bakakaldı yine. O ise sadece bakıyor ve gülümsüyordu. Bir süre bakıştılar. Ünlü kız şaşkın şaşkın bakıyordu. "nereyi imzalayayım?" dedi. O an kalbi durmuş gibiydi. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Bu hayatında duyduğu en güzel ses tonuydu. "Ben imza almaya değil, gözlerine bakmaya geldim." dedi. Kız gülümsedi. "Tamam o zaman imza almaya gelenler beklemesin" dedi. Genç hiç istemediği halde sıradan çıkmak zorunda kaldı. Ama hala uzaktan onu izliyordu. Bir yandan da yanakları sırılsıklam olmuştu. O günden sonra hayat onsuz geçmez olmuştu. Her gece ağlıyordu. Yastıklar ıpıslak, gözleri şiş olarak kalkıyordu sabahları. Çok değişmişti. Kimse anlamıyordu nasıl bu kadar değiştiğini. Ama aşk bu, insana ne yapacağı belli olmuyor. Belki bir daha göremeyecekti, belki kendisini hiç sevmeyecekti, belki de başkasını seviyordu kim bilir... Artık resimlerine bakarken mutluluk hissetmiyordu. Artık gözlerine bakarken sadece onu görmüyordu. Kalbi paramparça olmuştu sanki. Sanki sadece nefes alıyordu ama yaşamıyordu. Böyle onlarca kez gördü onu konserlerde, imza günlerinde... En son gittiği konserde bir bayan gencin yanına yaklaştı. Bir reklam filmi çekmek istediklerini ve reklamda kendisi kullanmak istediklerini söyledi. Genç düşündü. Eğer ünlü olursa onunla görüşme şansı daha da artacaktı. Kabul etti, telefon numarasını verdi. Günün birinde telefonu çaldı. arayan özel numara. Açtı, ses tanıdık geliyordu. Bu oydu. Sevdiği arıyordu. "Numaramı nerden buldun?" dedi. Kız cevap verdi. "Nerede bir konser olsa, nerede bir imza günü olsa sen de gelip bir köşeden saatlerce bekliyorsun. Kim olduğunu çok merak ettim ve en son geldiğin konserde bir bayan gönderdim yanına. ona telefon numaranı verdin. O da bana söyledi. Ben de aradım." dedi. Gencin kalbi durmak üzereydi. Bir buluşma ayarladılar. Buluştular. Artık sık sık görüşüyorlardı. Her buluşmada kıza süpriz bir hediye götürüyordu. Akla gelmeyecek müthiş hediyeler... Çok mutluydu. Hayalleri geçek oluyordu belki de. Belki de kız da onu sevmişti. Aylarca böyle buluştular. En sonunda genç bir gün kuyumcuya gitti. Aylardır biriktirdiği parasını vererek bir tek taş aldı. Oysa yüklü bir borcu vardı. 1 hafta sonra borcunu ödemezse öldürülecekti belki de. Ama umursamıyordu hiçbir şeyi. Belki de bankadan kredi çeker öderdi. Ama böyle yüklü bir kredi vereceklerini sanmıyordu. Yine de şansını deneyebilirdi. Bun düşünmüyordu bile. Artık zamanı gelmişti. Kızın da kendisini sevdiğinden emindi. Bu sefer buluşma planlamayacaktı. Kızın evine gidip habersizce ona "benimle evlenir misin?" diyecekti. Bir de şarap alıp yola koyuldu hemen. eve en yakın durakta indi. Eve doğru yürüdü. Eve yaklaşmışken birden telefonu çaldı. arayan sevdiğiydi. Ama mutlu açtığı telefondan gelen haber onu mutlu etmedi. kız telefonda ona "Yarın evleniyorum. Şahidim olman lazım" dedi. Genç neye uğradığını şaşırdı. telefon elinden düştü birden. olduğu yerde diz çöktü. Aldığı şarabı yere vurarak kırdı ve kırılan cam parçasıyla koluna kızın adını kazıdı. Hiç acımıyordu. Ya da acısını hissetmiyordu. Kalbindeki acı o kadar büyüktü ki kolundaki acıyı hissetmedi bile. Sokakta kimse yoktu. Olduğu yere yığıldı kaldı. Sonra kendine geldi. Gözlerini açtığında hastanedeydi. Ama aldığı tek taş hala avucundaydı. Kolunda bir sıcaklık hissetti. Başını çevirip koluna baktığında sevdiğini gördü. Kolunu okşuyordu, ağlıyordu. "bunu neden yaptın?" dedi. Genç avucunu açtı yüzüğü gösterdi.
"Bunu sana gelirken almıştım. Parmağına takarken şunları söyleyecektim sana:
'hayatta benim için 2 seçenek var. Ya seninle yaşarım, ya da sensiz ölürüm. Ben seninle yaşamayı seçtim. Sen de benimle yaşamayı kabul eder misin?'
sana bunları söyleyecekken sen bana başkasıyla yaşayacağın haberini verdin. yani benim sensiz kalacağımı haber verdin. ben de fikrimi değiştirip sensiz ölmeye karar verdim. Ama seninle yaşamayı beceremediğim gibi ölmeyi de beceremedim." dedi.
kız yanıt verdi.
"Sen bensizliği seçmişsin. bensiz olacağını da nerden çıkardın? Neden bu kadar hızlı evleniyorum sanmıştın? Borçlandığın adamla görüştüm. Bana onunla evlenirsem ve şahidim de sen olursan borcunu sileceğine dair bir belge imzalayacağını ve seni öldürmeyeceğini söyledi. Ben de çaresiz kabul ettim. Belgeyi imzaladıktan sonra boşayacaktım onu zaten. Eğer bunu yapmamış olsaydım ve sen bana evlenme teklif etmiş olsaydın belki de 1 hafta sonra dul bir genç olarak kalacaktım. Ben mutluluğumuz torunlarımızı okşadığımız gün bile sürsün istiyorum. Böyle hemen beni bırakıp gidemezsin." yüzüğü alıp parmağına taktı ve "ben de ölmüş birisini değil, benimle yaşamayı seçmiş olan birisini sonsuza dek sevmeyi seçtim." dedi.
Tarix: 19.11.2013 / 04:08 Müəllif: Akhundoff Baxılıb: 718 Bölmə: Sevgi varmı?